7 Haziran 2015 Pazar

Topaç Topi- 3 ve Annem

Topaç Topi benim hazırladığım, henüz seslendirilmemiş  bir sesli kitap. T-istasyonu adını verdiğim oyunun, alternatif bir öğrenme yolunun bir parçası. Diyaloglardan oluşuyor. Kahramanlarımız   iki farklı topaç,  biri yeni nesil, diğeri ise eski, nostaljik… 3 farklı tarihte  hazırlanmış bu sesli kitaplarda  Alternatif eğitim metodlarından Waldorf pedagojisinden de esinlenildi.
Waldorf pedagojisinde 7 yıllık dönemler var.  Topaç Topi’nin Turu  ise önemli yıldönümlerinde 1 gün içerisinde yazılmış diyaloglardan oluşuyor. Hikayelerde eski nesil bilge topaç Topi ile yeni nesil topaç Beyblade’in diyaloğu var. Topaç Topi  3 ayrı sesli kitap metninden oluşuyor.  İlkinde yeni nesil topaç  7, daha sonra 14 ve en sonunda ise 21 yaşında.
T-istasyonunu  da turlayan Topaç Topi’yi   “Oyunu, sanatı, zanaati, tahta oyuncağı” insanların kültürler, nesiller arası iletişiminde ve bunun tarihsel yolculuğunda sürdürülebilir bir alternatif öğrenme, paylaşma,  aracı olarak kullandım.
 İlk  Topaç Topi’nin turu       2 yıl önce yazıldı  3 şubatta  kızım  Selin Şenol’un doğum gününde. T-istasyonunu da gezdiren bir sesli kitaptı, dokunulacak 7 parçalık bir tahta oyuncağın eşlik ettiği.  Ve o zaman Topaç Topi ile konuşan  Beyblade ise  7 yaşında bir topaçtı.
2014 mayıs sonunda yazılan Topaç Topi’nin Turu- 2 de ise tarihsel bir tur var  Göbeklitepe'nin T leriyle,  T ile başlayan kelimelerle, yine bir yıldönümünde.  (İstanbul’un fethinin yıldönümü, ve Gezi Direnişi nin yıldönümü) Beyblade Topiş’ e dönmüştür ve 14 yaşındadır.
Bu Topaç Topi’nin Turu ise yine  önemli günlerden birinde yazılmıştır. . Ve Topiş 21 yaşına gelmiştir.
                                           ------------------------
TOPAÇ TOPİ:

Topi  ile Topiş uzun yıllardan sonra karşılaşırlar. Bir yıldır  birbirlerini görmemişler.  O zaman 14 yaşında olan Topiş 7 yaş  birden atlayarak 21 yaşına gelmiştir. Topi ise yaşını çoktan unutmuştur.

Topiş: Seni gördüğüme ne kadar sevindiğimi bilemezsin Topi.
Topi: Ben de öyle. Nasılsın nereye gidiyorsun böyle?
Topiş. Topaç şenliğine tabii, büyük küçük parkta topaç oynanacak. Müzik de olacak. Farklı tonlar, tınılar,gel keyfim gel.
Topi. Topişciğim, artık ben çok eskidim, yaşlandım, görüyorsun halimi, kendimi tekrar güzelleştirmek , birilerine beğendirmek için de çaba sarf etmek istemiyorum. Bir de artık yerimde yuvamda bu kadar senelik yaşamıma veda etmek istiyorum. Biliyorsun çocuklar cıvıl cıvıl şeyleri seviyorlar, benim gibi eski püsküleri istemezler.
Topiş: Yapma böyle Topi. Sen bir klasiksin, o diğer eski topaçlar gibi değil. Seni müzeye falan götürürler belki birileri, orada seni gösterirler.
Topi: Neyimi görsünler ki. Benim gibi milyonlarcası var, hem de çok yenileri, güzelleri. Ben geldiğim yere dönmek istiyorum.
Topiş: Ne demek yani? Ağaç mı  olacaksın?
Topi: Belki de. Bak canlılar öldüğünde kurda kuşa yem oluyorlar mesela. Ben de bir işe yararım herhalde toprağın altında.
Topiş: Toprağın altındakini bilmem ama toprağın üstünde çok işe yaradın. Herşeyden önce bana benim kim olduğumu öğrettin, sonra insan emeğine değer vermeyi, benim en önemli öğretmenim sen oldun. Benim gibi kimbilir senin kaç taleben olmuştur.
Topi: Sen benim en sevdiğim talebemsin. Bunları senden duymak çok güzel. Ne mutlu ki sana bunları yaşatmışım, sen de bunu daha yenilerine aktarırsın.
Topiş: Ama 7 haziranda benim doğum günüm. Ayrıca bugün İstanbul’un fethinin yıldönümü. Sonra   geçen sene de zaten bu zamanlarda  bana çok önemli şeyler anlatmıştın, tarihimize dair. (29- 31 mayıs) Benimle benim doğumgünümü kutlamayacak mısın? Hem de bu yıl  7 haziranda Türkiye’de seçimler var, çok önemli bir gün.
Topi; Ben çok yoruldum, çok eskidim Topiş. Doğumgününde zaten, bu yaşlı hasta halimle sizleri de üzmek istemem. Ben artık veda etmek istiyorum bu yaşama..
Topiş. Ama…olur mu öyle şey? Ne çabuk pes ediyorsun.
Topi: Çoktandır zaten birçok şeyi göremiyor, duyamıyor,anlayamıyorum, ancak bana dokunulunca hissedebiliyorum.      Bakma bugün senle böyle konuştuğuma, sana son olarak  bazı tavsiyelerde bulunurum diye düşündüm.
Topiş: Üzülüyorum ama ben şimdi. Senin için ne yapabilirim pekiyi?
Topi: Karar ver Topiş, kendi iyiliğin için de karar ver, başkalarının iyiliğini de düşün, dokun insanlara bana da dokunduğun gibi, hep  öğren, keşfet, güzel ve faydalı şeyleri. Beynini, yüreğini ve ellerini kullanarak üretirken hep faydalı olmaya çalış, sadece kendine ve yakın çevrene değil. Toplumsal faydayı düşün, onun için uğraş, didin. Takıl hep iyiye, güzele, tak kafana neyin, nasıl değiştirilip dönüştürüleceğini.
Kurcala bir çocuk gibi, öğrendiğini derinlemesine kurcala ve bildiğin, tecrübe ettiğini paylaş. Kararlarından pişmanlık duyma, yanlış verilen kararlardan bile öğrenirsin.
  Üzüntülerinden de hep öğrenecek bir şeyler çıkar.
Ümitli ol, umudunu kaybetme. Zorda olanın, ezilenin, mağdur olanın yanında ol.
Sana bir sırrımı da vereyim ayrıca, beni kendine niye bu kadar yakın hissediyorsun, onu söyleyeyim.
Veya sen bunu tahmin et.. Baban, annen, düşün bakalım eski karşılaşmalarımızı da. Benim hangi söylediklerimden etkinlendin?  
Yine bir T-li oyun oynayalım. Tahmin oyunu oyna mesela ve oyunda , neşeli ol. Oyun en ciddi iştir  bunu da unutma.  Ciddi ama aynı zamanda  şen ol, başkalarına da  oyunlar oynat, üretilsin, türetilsin, iyi düşünce tohumları ekilsin.  Belki günün birinde ün salar oyunlar, ehh o zaman benim gibi eskileri sadece müzedeki vitrinin arkasından değil,  düşüncelerinde, yeni hikayelerinde hisseder, görürler her yaşta çocuklar ve çocuk kalanlar.
Kısa kesmek zorundayım, çünkü uzadıkça hem ben, hem sen duygulanıyoruz.

Şule Şenol’dan not: Benim,  Şule Şenol’un(şen-ol) annem matematik öğretmeni 89 yaşındaki Dürrüşehvar Ünsal’(ün-sal)dır. Ve Alzheimer hastalığının son günlerini evde yaşıyordur, son 9 yıldır beni tanıyan, fakat ismimi, çocuğu olduğumu unutan annem için ben zaman zaman onun talebesi oldum.
Dün akşam küçük kızım Selin bana kalbinin, beyninin, ellerinin emeği bir doğum günü mesaj, hediye çeşitliliği sundu.  Ve bir yazı da vardı, annemin dilinden yazmıştı Selin- beni, doğurduğu zamanı, hissedercesine, benim de Selin'i doğurduğum zamanı hissedercesine:

Şenlendi evimiz, doğdun ya sen
Uzun kış gecelerinde ninnilerle uyuttum
Leylaklardan güzel kokunla sevdim yavrum
Ellerini öptüm, minik burnunu, derin gözlerini  

Ve annem..7 haziran 2015 i geride bıraktığımız 8 hazirana geçtikten yarım saatsonra ağırlaştığını öğrendim. Son yarım saatinde yanındaydım. Ve o gece 1 i biraz geçe annem can verdi. Teşekkür ederim anneciğim,  güzel yüreğin, anneliğin, insanlığın için..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder