21 Eylül 2015 Pazartesi

T- Toplumsal

Tarzım hala T li. T-istasyonu Temelinde; Tek başına, Topluca ve Takılarak öğrenilmesi, Tatbik edilmesi için bir Taktik, Teşvik.
Bunun dışında iyi T lerimiz var mesela..temas,tevazu,tolerans, tasarruf. Kötü T ler saymakla bitmez: en kötü T iseTehlike; nasıl mı Toplumumuzda...Tehditle, Tahrikle, Tacizle.. her tür Terör (Toma, Tape, Tüfek, Tarihte Taksim Türkiye'deki Tipik T ler) Bir de sevimli T ler var (Top, Topaç, Tangram, Tahtadan Toys ve Tatlı çocuklar (tatsız olanı yok) 
Demek ki ne oluyormuş...Hep Tatlı olanlara odaklanıyormuşuz, yani çocuklara, onların şimdiki haline, geleceğine...Ama Tek kendi çocuklarımız, kendimiz için değil, toplum yararına...Tutarak, dokunarak...Dokunmak uzaktan olmuyor, biz Televizyonlara, Tuşlara, Tabletlere, Telefonlara, Twitterlara kilitleniyoruz, takılıyoruz, doğrusunu Tatbik ettiğimizi sanıyoruz. 

T- lere Takıntılı Toyuncakçı Teyze   

7 Haziran 2015 Pazar

Topaç Topi- 3 ve Annem

Topaç Topi benim hazırladığım, henüz seslendirilmemiş  bir sesli kitap. T-istasyonu adını verdiğim oyunun, alternatif bir öğrenme yolunun bir parçası. Diyaloglardan oluşuyor. Kahramanlarımız   iki farklı topaç,  biri yeni nesil, diğeri ise eski, nostaljik… 3 farklı tarihte  hazırlanmış bu sesli kitaplarda  Alternatif eğitim metodlarından Waldorf pedagojisinden de esinlenildi.
Waldorf pedagojisinde 7 yıllık dönemler var.  Topaç Topi’nin Turu  ise önemli yıldönümlerinde 1 gün içerisinde yazılmış diyaloglardan oluşuyor. Hikayelerde eski nesil bilge topaç Topi ile yeni nesil topaç Beyblade’in diyaloğu var. Topaç Topi  3 ayrı sesli kitap metninden oluşuyor.  İlkinde yeni nesil topaç  7, daha sonra 14 ve en sonunda ise 21 yaşında.
T-istasyonunu  da turlayan Topaç Topi’yi   “Oyunu, sanatı, zanaati, tahta oyuncağı” insanların kültürler, nesiller arası iletişiminde ve bunun tarihsel yolculuğunda sürdürülebilir bir alternatif öğrenme, paylaşma,  aracı olarak kullandım.
 İlk  Topaç Topi’nin turu       2 yıl önce yazıldı  3 şubatta  kızım  Selin Şenol’un doğum gününde. T-istasyonunu da gezdiren bir sesli kitaptı, dokunulacak 7 parçalık bir tahta oyuncağın eşlik ettiği.  Ve o zaman Topaç Topi ile konuşan  Beyblade ise  7 yaşında bir topaçtı.
2014 mayıs sonunda yazılan Topaç Topi’nin Turu- 2 de ise tarihsel bir tur var  Göbeklitepe'nin T leriyle,  T ile başlayan kelimelerle, yine bir yıldönümünde.  (İstanbul’un fethinin yıldönümü, ve Gezi Direnişi nin yıldönümü) Beyblade Topiş’ e dönmüştür ve 14 yaşındadır.
Bu Topaç Topi’nin Turu ise yine  önemli günlerden birinde yazılmıştır. . Ve Topiş 21 yaşına gelmiştir.

26 Mayıs 2015 Salı

Dürrüşehvar Ünsal- düşünce defteri

Annem Dürrüşehvar Ünsal ile ilgili düşünce ve  anıları topluyorum.
Aranızda onu, tanıyanlar, onla ilgili anıları, düşünceleri  paylaşmak isteyenlere sesleniyorum. Ona hitaben içinizden herhangi bir şeyi ona anlatmak, iletmek istiyorsanız ve bunları benle paylaşmak isteyen varsa lütfen bildirsinler. Bunlar el yazısı ile yazılmış birkaç kelime de olabilir, çizilmiş bir resim de, veya fotoğraf.
Paylaşılanları  bir defter haline getirmek istiyorum, sadece bana gönderdiğiniz, başkalarının, veya belirli kişilerin  görmesini istemediğiniz paylaşımlarınızı da lütfen ayrıca belirtiniz.
Mail adresim: sulesenols@yahoo.de


24 Mayıs 2015 Pazar

Gel Oyna ve T-istasyonu ile ilgili bilgiler

Kişisel bloğum dışındaki düşüncelerim, yaptıklarım Gel Oyna ve T-istasyonu yapısı ile örtüşmekte.
Detaylar: http://t-istasyonu-geloyna.blogspot.com.tr/

23 Mayıs 2015 Cumartesi

Annem- Dürrüşehvar Ünsal

23.5.2015
ANNEM, Dürrüşehvar Ünsal

Sevgili annem,

İçeride hasta yatağında yatıyorsun. Seni anlatıyorum, başkalarına, seni dinliyorum başkalarından. Az önce komşun geldi, uzun boylu kapı komşun, daha sonra da Melike’n, ablam.
Hastalığının  özellikle  son 6 ayında bana tam anlamıyla “öğretmen” oldun,öğrendim çünkü  hayata, insanlara dair birçok şey yine, güçlendiğimi hissettirdin bana, ,  senin Alzheimer ile muhakeme yeteneğin azalırken, benimki de arttı diyebilirim,
Senin yanında çok daha fazla olmam gerektiğini son dönemde anladım  annem. Sen o kadar benim yanımda olmuştun ki oysa.
Anne sevgisini anne olunca anladım, anneye olan sevgiyi, annenin çocuklarına sevgisini de Süha ve Semih ile, onların annelerine olan , annelerinin onlara olan ilgisi ile. Onların soyadını, babamdan geçen Ünsal soyadından çok Şenol soyadını taşımaktan gurur duydum.”Şenol” olarak  şen olmaya çalıştım  hep, öyle olmaya çalışırken  o “şen” olma hali üstüme yapıştı.  Sen ise Ünsal soyadında kaldın,  babamla ilgili birçok şeye rağmen, çocukların anne-baba ayrı   büyüsün istemedin, çünkü sen anne—baba ayrı büyümüştün, ve babamı çok  sevdin.
Kendimi sana benzetiyorum,senin son döneminde olan  dalgınlık, dağınıklık bende da var, hem de çok fazla. Ama senden çok güzel özelliklerini de almışım. Ve hep o  çok umutlu  olma ve umut verme halini mesela. Öğretmenliği meslek olarak değil ama yine de bildiğim, gördüğüm, tecrübe ettiğim güzel şeyleri, düşünceleri paylaşarak yapmaya çalışıyorum.
Bana da “hocam “ diyorlar annem, iyi hissediyorum kendimi.

22 Mayıs 2015 Cuma

Neden Ton, Tını, Tanı

Kendi adıma açmak istediğim blog doluymuş.
T istasyonu T ler diyeyim dedim, uygun birşey bulayım dedim, bulamadım.
7 haziran benim doğumgünüm, bu yıl da önemli bir gün Türkiye için, o da tabii uygun değildi.
Ama esasında cuk oturan bir başlık çıktı.
T istasyonunun Ton, Tını, Tanı başlığı ile
farklı tonları, tınıları tanımaya, bunu da gerçek temas ile yapmaya davet ediyorum.
Benim siyah beyazım yok diyorum. (sevgili Süha Şenol'dan etkilenip Galatasaraylı iken Beşiktaşlı olmama rağmen)
Gökkuşağının tonlar  tınılarından oluşuyor gibi ton, tını, tanı istasyonu . İnsan çeşitliliği, doğadaki çeşitlilik birleşiyor, tonlar tınılar arasında harmoni oluşuyor.
Bu blogda neler mi  olacak: bol T lerT-istasyonundan, Gel Oyna'dan başka birçok şey...Yazıldı bazısı, süslenmeyi bekliyor. Birkaç başlık:

15 Mayıs 2015 Cuma

Televizyon Programı- Şule Şenol

Bazı tarihler vardır, o tarihler sizin için çok güzel yaşanmışlıklar ifade eder, ama aynı zamanda o tarihler "keşke, acaba" ları da beraberinde getirir. İşte öyle  bir tarih   11. Aralık, benim TRT-Okul'daki "Akşam Vakti" programına katılmak için Ankara'ya gittiğim gün annem hastaneye kaldırılıyor, ben bir taraftan televizyon programında istediklerimin büyük bir kısmını anlatabildiğim için çok memnunum, ama dönüşte annemin komadaki haline şahit oluyorum."acaba"  Ve o  tarihten beri sürekli hastaneye girip çıkmalar, ve gün geçtikçe annemin durumunun kötüye gitmesi."acaba" diyorum, gitmeseydim,  yanında olsaydım, daha farklı mı olurdu?
Oyunu, T-istasyonunu ele aldığımız televizyon programı.https://www.youtube.com/watch?v=a-4KkAIh5z4